İnci Eviner son çalışmalarından oluşan “Korkma Sana Birşey Olmaz” başlıklı sergisini 11 Kasım 2005 tarihinde İstanbul Galeri Nev’da açıyor.
Halen Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan İnci Eviner daha önce Galeri Nev’in Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Derisiz”, Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nde “hiçbiryer-gövde-burası”, Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri’de “Deri ve Yüzey” gibi başlıklarla sergiler açmıştır. Yurdışında ise başta 47. Venedik Bienali’ndeki “Memories and Modernities” sergisi olmak üzere, Floransa’da “Ekoloji ve Periferi”, Bonn Müzesi’nde “As you see me but I am not” isimli grup sergilerine katılmıştır. New York Apex Art’da ve Monique Goldstrom Gallery’de 2003 yılında eserlerini sergilemiştir.
İnci Eviner 2004 yılında New York’da altı ay ISCP’de misafir sanatçı olarak, 2005 yılında ise üç aylığına Salzburg’da Leube Sanatçı Programına katılarak çalışmalarını sürdürmüştür.
Sanatçı “Korkma Sana Birşey Olmaz başlıklı bu sergisi için yazdığı kısa açıklamada şunu belirtir: “Genellikle işlerimle, sanatın sınırlarını araştırmak ya da var olan durumu değiştirmekten çok izleyiciyi tekinsiz bir ortamda kendiyle karşı karşıya bırakmak isterim. Bu işler izleyiciden entelektüel bir çaba talep etseler de psikolojik bir teslimiyeti gerektirirler. İzleyici desenlerin içine, duvarlara, objelere gizlenmiş anlam katmanlarını çözerken kendi korkuları ile karşılaşır. Bu tekinsiz deneyim merakın, terörün, aşkın, eğlencenin, ölümün, umudun, utangaç kızların, töre cinayetlerinin, kuş yuvalarının izlerini taşır. Dün ya da burada şimdi olanın içine gizlenmiş ortak hafızanın imgeleri kendilerini görünür kılmak için bir itki yaratırlar ve bu yüzden birkaç kelimenin peşine düşerim ve herşeyin içine bakarım ‘Korkma Sana Birşey Olmaz’ gibi bu genellikle zihnimi zorlayan ve işgal eden birşeydir, bazen de sanatın gönüllü kurbanı olup daha önce bin kere söylenmişin ve estetik tarafından bin kere bastırılmış olanın enerjisini açığa çıkarmaya çalışırım ve bastırılanın geri dönüşünü izlemek için üretirim. Ortaya çıkan şey seyirlik olmaktan çok tanıdık olanın tekinsiz yüzüdür ve ötekilerle benzerliğini fark etmenin getirdiği şaşkınlıktır. Bu durum izleyicinin ahlaki duruşu, sosyal ve bireysel sorumluluğu için ödenmiş bir bedel olarak karşılık bulur.”