Galeri Nev İstanbul Nejad Devrim’in sergisini ağırlamaktan mutluluk duyuyor. Soyutun İnşaası isimli sergi, Devrim’in Paris yıllarında (1947– 1968) ürettiği, Türk resminin ilk soyut örnekleri olarak sayılabilecek tual ve kağıt eserlerden bir seçki sunuyor. Sergilenen eserler, Devrim’in ürettiği soyut eserlerin yaratım aşamasına ışık tutmayı hedefliyor.
Sanatçının tual eserleri ile yakın tarihlerden bir araya getirilen kağıt desenleri, soyut resim nasıl kurgulanır, soyut resim ne kadar tesadüflere açıktır gibi konuları tartışmaya açıyor. Desenler kimi zaman sanatçının soyutlama uğraşının, araştırmasının izlerini görünür kılıyor. Soyut eserlerin oluşum sürecinde ön tasarım yapılır mı, nihai ürün baştan tasarlanabilir mi gibi noktaları düşündürüyor. Devrim’in daha önce sergilenmemiş bu eserlerini izlerken, soyut ifade biçiminin disipline ne kadar ihtiyaç duyduğunu sorguluyoruz. Jestüel ve hızla gerçekleştirilen resimler ile planlanmış kompozisyonlar sonrasında yaratılan resimler arasındaki farklar nedir gibi soruların ışığında soyut ifadenin nasıl inşaa edildiğine tanık oluyoruz.
Nejad Devrim, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, Paris’in tekrar Avrupa sanat ve kültür başkenti haline gelmesiyle, yolunu Paris’ten geçiren Türk sanatçılardan biri. Paris’in özgürlükçü atmosferinde yeni düşünce sistemlerinin gelişmesi ve yeni eleştiri sistemlerinin ortaya çıkmasının sağlandığı bir ortamda sanat kariyerine başlayan bir ressam. Amacı kendisinden önce Paris’e gelen, Batı’da eğitim görüp öğrendiklerini daha sonra Türkiye’deki sanat ortamına aktarmak isteyen kuşaktan farklı. Devrim’in de içinde bulunduğu kuşak, Batı ile eş zamanlı ve aynı sanat ikliminde üretim yapan, zamanın sanat ortamında aktif rol oynamak isteyen Türkiye’nin ilk modernistlerinden oluşuyor.
1946 yılının sonbaharında Paris’e giden Nejad Devrim, 1947 Nisan ayında Paris’te sergi açan ilk Türk sanatçısı olarak hızla Paris sanat ortamına girer. İstanbul’da başladığı figüratif kompozisyonlarını terk edip Türk soyut sanatının baş eserleri olarak tanımlanacak eserleri üretmeye başlar. Bizans mozaiklerinin çok renkli kompozisyonlarını sanatına taşıyarak Avrupa sanatında özgün bir yer edinir. Sanat tarihimizde geometrik ve lirik soyutun en önemli temsilcisi olarak anılmaya başlanır.