18 Aralık’ta Galeri Nev İstanbul’da açılan grup sergisi Müstesna Kadavra, adını 20. yüzyılda Sürrealist sanatçıların oynadığı kolektif çizim oyunu “Le Cadavre Exquis”den alıyor. Ani Çelik Arevyan, Kerem Ozan Bayraktar, Nermin Er, Tayfun Erdoğmuş, Ali Kazma, Ekin Saçlıoğlu, Hale Tenger, Nazif Topçuoğlu ve Nergiz Yeşil’in üretimlerinin yer aldığı serginin küratörlüğünü Gizem Gedik üstleniyor.
Ölümü genellikle romantikleştirme eğiliminde olsak da, oksijenle teması kesildiği anda beden, bir atık haline gelir. Organik madde bir yerlere dağılır, karışır, dönüşür ve farklı bir formda çeşitli organizmalarla etkileşimde olmaya devam eder. Tıbbi terminolojide, bedensel atığın işlev kazanmasını ve bir bilgi nesnesine dönüşmesini ifade eden kadavra; sergide, doğa kökenli nesnelerin farklı amaçlarla bir araya gelişinin veya temsil edilişinin birer metaforu olarak karşımıza çıkıyor. Bu kurgu içinde birbirleriyle olan diyaloglarını özellikle fikir ve malzeme ilişkisi üzerine kuran eserler; sanat tarihi, epistemoloji, yapay zekâ teknolojisi gibi alanlara dair referanslar içeriyor.
Sergiye adını veren “Le Cadavre Exquis”, 20. yüzyılda özellikle Sürrealist sanatçıların oynadığı, rastlantısallığa dayalı ve çeşitli şekillerde günümüze kadar gelen kolektif bir çizim oyunudur. Yves Tanguy, André Breton, Max Ernst, Victor Brauner gibi sanatçıların otomatizm ve bilinçaltına dayalı görsel bir boyut kazandırdığı oyundaki ilk oyuncu insan bedeninin bir bölümünü çizmeye başlar, sonra kâğıdı katlayıp yanındakine verir ve en sonunda ortaya oyuncuların birbirlerinin çizdiği görmeden yarattıkları imgelerden oluşan kolektif bir kompozisyon, deneysel bir bütünlük ortaya çıkar. Sürrealist sanatçılar için bir deney alanı, araştırma yöntemi ve hatta düşünce sistemine dönüşen bu oyun, bugüne kadar desen temelinde figürü deforme eden, sanatta yeni arayışların izdüşümü niteliğindeki bazı uluslararası sergilere de ilham vermiştir.
Galeri Nev İstanbul’da farklı sanat pratiklerine sahip dokuz sanatçının işlerini bir araya getiren Müstesna Kadavra; hareket ile durağanlık, yaşam ile ölüm, organik ile inorganik, gerçek ile temsil, parçalanma ve bütünlenme gibi ikiliklerin ötesinde, başka varoluş ve birliktelik olasılıkları için düşünsel ve fiziksel bir imkân alanı sunuyor.