Ani Çelik Arevyan’ın erken dönem fotoğraflarını güncel yorumuyla ele alarak yeni işleriyle buluşturan kişisel sergisi Şeffaf Kabuk, 25 Şubat Cuma günü açılıyor. Sanatçının eserlerini şekillendiren ışık kullanımı, dualite, bitki ve insan bedeni arasındaki özdeşlik ve malzemenin tekrarı gibi unsurları mekânsal bir kurguda okumaya olanak tanıyan sergide, fotoğrafların yanı sıra bir de yerleştirme yer alıyor.
“Fotoğraflarımda bitkiler ve insan bedeninin ifadesi olan figürler arasında benzerlikler kurmayı seviyorum” sözleriyle sergide yer alan imgeleri neden seçtiğini özetleyen Arevyan için ışık, kompozisyonlarının kaynağını oluşturur. Sanatçı, geçmiş serilerinde gözlenebilen heykele yönelik ilgilisini ve ikilikleri, yıllar içinde kullandığı benzer malzemelerin ışık ve hareketle buluşmasıyla oluşan çoklu görüntülerle birlikte “şeffaf kabuk” metaforuyla yansıtır.
Genellikle bitkiler ve figürler kullanarak oluşturduğu sahnelerle öncelikle zaman kavramını hatırlatan sanatçının Overlay adlı serisi, otuz yılı aşkın süredir arşivinde yer alan fotoğrafları birleştirerek bugün ve geçmiş arasındaki mesafeyi kapatmasıyla öne çıkar. Diapozitiflerin üst üste bindirilmesiyle bir yandan katmanlaşan, bir yandan da şeffaflaşan görüntüler tek vücut olur ve kadrajlarını sürekli zorlayan sınırlarıyla tekil fotoğraflara dönüşür. Bugünün bilgisiyle geçmişine bakarak kendi süreçlerini birleştiren sanatçının bu serisinde figürlerin uçuşma hâlleri, sınırların giderek muğlaklaşması ve bir görünüp bir kaybolma hissi vermeleri dikkat çekicidir. Arevyan’ın “protea” adlı çiçeği yüksek kontrastlı siyah fon üzerinde yine bir devinim içinde kurguladığı Flower with Mesh serisindeyse, çiçeğin etrafındaki malzeme sayesinde oluşan kıvrımlar adeta bir bedenin sarılmasını ve dansı çağrıştırır. Fotoğraflarla birlikte, Protea adını verdiği üç metrelik yerleştirmesiyle sanatçı, çekim sahnelerini oluşturmak için kullandığı maketlerinden birini ilk kez üç boyutlu olarak yeniden kurgulayarak onu kendine ait bir alan kazanan heykele dönüştürür: “…Natürmort çalışmalarımda fotografik heykeller ürettiğimi düşünüyorum. Bu heykelsi formlar şimdiye dek iki boyutlu fotoğraf yüzeyinde var olduğundan, düşsel bir nitelik taşıyordu. Protea’da ise fotoğrafın içinden fırlayan nesneyi de sunuma dahil etmek, aktarmaya çalıştığım hissiyatı daha somut hâle getiriyor. Protea, geri dönülmez biçimde zarar verdiğimiz ve yok oluşuna şahit olduğumuz doğaya yeniden bakmamızı istiyor.” Adını Yunan mitolojisinde kendi iradesiyle şekil değiştirmeyi temsil eden Proteus’tan alan bu bitki, sanatçı için ismindeki bu gizli anlamı da sergi mekânında ortaya çıkarmış olur.
Bir kabuğun şiirsel ve sarmalayıcı etkisinin yanı sıra doğa, ölüm ve yaşamla iç içe olan tüm bağlantıları sorgulayan sergide, bu metafor sanatçının geçmişten bugüne kullandığı malzemeler üzerinden görünür hale gelir. Şeffaflık – opaklık, gerçeklik – hayal, aydınlık – karanlık gibi karşıtlıkları içeren kurgu, Arevyan’ın kendi dünü ve bugünü arasında da hassas bağlantılar kurar.