Nermin Er'in dördüncü kişisel sergisi "Aynı Anda Başka Bir Yerde..." 27 Şubat'ta İstanbul Galeri Nev'de açılıyor.
1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü'nden mezun olan Nermin Er, bugüne kadar Galeri Nev'de açtığı sergilerde hayalini kurduğu dünyaları kağıtla yaratarak, hayal gücümüzü mizahla harmanlayarak yeni dünyaları keşfetti, gündelik hayattan alınma ya da düş dünyasından kopma "an"lar yarattı.
Ahu Antmen sanatçının çalışma yöntemini ve eserlerini tanımlarken şöyle diyor: "Nermin Er'i, zanaatla bağı olan ama maharet gösterisine kalkışmayan, eskinin gölge tiyatrolarını anımsatırken sonuçta bir sinema çocuğu olduğunu ya da ‘manzara' üretirken doğayı her kent insanı gibi zihninde ancak hayali bir atmosfer gibi taşıdığını ortaya koyan çağdaş bir gelenek yorumcusu olarak niteledirebiliriz."
Nermin Er'in el becerisi, hayalgücü, mizah ve romantizmi birleştiren işlerinde masalsı bir dünyadan kareler görüyoruz. Seçilen manzara parçaları, aynı anda sergileme biçimi ve kullanılan aydınlatma sistemi nedeniyle, bize yaklaşık olarak aynı zamanı işaret ediyor, böyle olunca, bir bakıma aynı anda başka yerlerde olup bitenlerden haberdar oluyoruz.
Bakınca çok bildik gelen, bir yerlerden tanıdığımıza emin olduğumuz mekanlardan izler taşıdığına inandığımız manzaralara bakmaya devam ettikçe birden yanıldığımızı farkediyoruz. Görsel hafızamızda hiç farkında olmadan, çocukluktan itibaren binlerce imge biriktiririz. Objeler, mekanlar, manzaralar vs. gibi. Yeni bir imge ile karşılaştığımızda bunu hafızamızdaki ile karşılaştırma, hafızamızdaki benzerini bulmaya yönelir beynimiz.
Nermin Er "Aynı Anda Başka Bir Yerde..." sergisinde bir dizi manzara sunuyor ve bir nevi hafıza egzersizi gibi, bizi bu manzaralarla hafızamızdakini hatırlamaya, karşılaştırmaya zorluyor. Bu hayali ve bir bakıma hüzünlü manzaralar karşısında geçmişimizden, günümüzden, kayıp zamanlardan izler yakalama fırsatı yaratıyor.
Çocukluğumuzun masal kitaplarından hatırladıklarımıza benzer bu sahnelerde, doğa, bir tür anlatım sembolüne dönüşüyor. Kent yaşamının izlerinden uzak, neredeyse düşsel bir kaçış imkanı sunan bu işler, aslen, sanatçının sinema ve animasyondan ödünç aldığı bir estetik boyut barındırıyor. İşler, sinema, televizyon ve dijital medya çağının görsel dilini oluşturan ''hareketli imge'' düzenini devralıyor. Bir animasyon filminin sekansından koparılmış birer kare izlenimi veren görüntülerde, anlatımın izleyicinin zihninde oluşması bekleniyor.