Galeri Nev Istanbul yeni sezonu bir grup sergisi ile açıyor. “Agon” 17 Ekim-22 Kasım tarihleri arasında görülebilecek. Sergide yer alan çalışmalar Eski Yunanca’da kullanılan agon teriminin çoklu anlamları, çağrışımları ve terimin eleştirel bir yeniden değerlendirmesi çerçevesinde derlendi.
Genel anlamıyla agon terimi toplanma, çatışma ve mücadele gibi anlamlar barındırır. Terim Antik Yunan’da Olimpiyat oyunlarını izlemek için toplanmış kalabalıktan, klasik trajedideki kahraman ve anti-kahraman arasındaki Plato’nun diyalektik diyaloglarına benzeyen tartışmaya kadar geniş bir kullanım alanına sahipti. Kelime aynı zamanda politika kuramı tartışmalarında sıkça rastladığımız agonizmin de köküdür. Chantal Mouffe ve Ernesto Laclau toplumlarda çatışmanın üretken olasılıkları üzerinde durur ve kuramlarını agonistik çoğulculuk terimiyle özetlerler. Mouffe ve Laclau agonistik çoğulculuk terimini neo-liberal hegemonya çağında yükselişe geçen otoriter söylem ve politikalara karşı öneriyorlardı. Claudio Colaguori de agonizmin farklı kullanımlarını yeni kitabı “Agon Culture: Competition, Conflict and the Problem of Domination”da uzun uzadıya tartışır. Colaguori sosyolojik bir perspektiften yola çıkarak yarışmacı toplumsal ilişkilerin, yarışmayı bir dışlama biçimine dönüştüren sosyal hiyerarşiler kurduğundan bahseder. Bu çerçevede yarışmacılık ideolojisi hakimiyet düzenini güçlendiren bir rasyonellik üretir ve onu kabul edilebilir kılar.
Sergi, terimin farklı kullanımlarına yönelik eleştirel mesafeyi hem eserlerin değerlendirilebileceği farklı boyutlar dahilinde hem de farklı sanat pratikleri bağlamında koruyarak “Agon”a yaklaşmak için bir alan sunuyor. Sergide Hale Tenger’in 1990 yılına ait ilk yerleştirmelerinden “Zamanın Tarihi” yer alıyor. Gökçen Dilek Acay sergiye “Barking Woman” videosuyla katılıyor. Eviner’in eskiz yerleştirmesi “Günlük Politikalar İçin Sahne” sanatçının metodolojisinde çizim, 3D modelleme ve mimari planlar arasındaki geçişliliklere yeni bir bakış olanağı tanıyor. Nazif Topçuoğlu’nun “Selfie” isimli oto portre çalışmasını sanatçının fotoğrafları arasında bir dönüm noktası olarak değerlendirmek mümkün, zira Topçuoğlu fotoğraflarındaki çok katmanlı bakış ilişkisini tersyüz ederek çerçeveye bu kez kendisini yerleştiriyor. Canan Tolon son dönem çalışmasında pas tekniğini karanlık tonlarla yeniden ziyaret ediyor. Tayfun Erdoğmuş’un nadir bir teknikle ürettiği su resimleri iz ve gölge arasında kurduğu oyunla Erdoğmuş’un sanat pratiğindeki malzeme yaklaşımına bir karşı tez niteliği taşıyor.