İstanbul’daki son kişisel sergisini açtığı 2006 yılından bu zamana yapıtlarını Dubai, Toulouse, Madrid, Basel, Londra, Amsterdam, Brüksel, Barcelona, Kopenhag, Paris, San Sebastian, Moskova, Utrecht ve Rotterdam’da sergileyen Topçuoğlu yeni çalışmalarını İstanbul Galeri Nev’de izleyici ile buluşturacak.
Bilindiği gibi Nazif Topçuoğlu uzun yıllardır sahnesinde genellikle genç kızların rol aldığı teatral diye nitelendirilebilecek eserler gerçekleştirir. Kimi yapıtlarında, Topçuoğlu modelleri sanatçının kendi seçimi kostümleri ile, resim tarihinin önemli tabloları ile adeta akraba sayılabilecek roller üstlenir. Sanatçı eserlerinde genç kızların rol almasını: “Genel izleyici sanat eserlerindeki kadınları seks objesi olarak görmek konusunda şartlanmıştır. Herhangi bir eserde bir kadın gördükleri zaman onun erotik bir amaca yönelik olduğuna inanırlar. Ben, hem kadınların sanatta nasıl tasvir edildiği hem de insanların onları nasıl algıladığı –kızlar her zaman seksi olmalıdır beklentisi- ile ilgileniyorum. Ama eğer biraz daha derine inerseniz farklı birşeylerin olduğunu görürsünüz” şeklinde açıklar. Topçuoğlu’nun çalışmaları birçok bakımdan resim tarihi ve tiyatro dünyası ile bir diyalog içindedir. Yapıtlarında zaman, bellek ve hüsran meseleleri ile mesgul olurken, varoluşumuz üzerindeki narin kontrolümüzün kimi zaman parmaklarımızın arasından nasıl kolayca kayıp akabildiği üzerine düşünür. Bir yandan sanat tarihine ilişkin referanslar oluştururken diğer yandan Marcel Proust, Vladimir Nabokov ve Lewis Carroll gibi yazarlara göndermelerde bulunur. Nazif Topçuoğlu yapıtlarında, masumiyet ve deneyimlilik, dirençsizlik ve saldırganlık, erkeksilik ve kadınsallık etrafında dolaşan karakteristik ikiliklere rastlanır. Modellerin kendi aralarındaki oyunları yerine toplumun, düzenin, sistemin,dünyanin eleştirisi ile uğraşır. Eserlerinde kızlar baskı altındaki ırkı, cinsiyeti, sınıfı temsil eder. Bu nedenle eserlerdeki kızlar isyankardırlar.
Sanatçının çalışmaları yerel toplumu, gündemi ve medyayı bir yandan referans alırken diğer yandan da hicveder. Geçtiğimiz yıllara ait çalışmalarından “İntihar” genç kızların Batılılaşma uğruna nasıl moda kurbanı olup ideallerini yitirdiklerini eleştirel bir biçimde gösterir. Daha evvelki “Okuyan Kızlar” serisinde ise kitaplar ve kütüphaneler önemli bir rol oynamaktadır. Bu seride kitaplar sadece bilgiyi sembolize etmekle kalmayıp aynı zamanda kadınların kendilerini güçlendirmeleri için birer gereç halini alır.
“Ağıt” 11 kızı bir halının üzerine yayılmış olarak gösterirken kendine çıkış noktası olarak Amerika istilası sırasında Ebu Garip hapishanesinde üst üste yığılı Iraklı tutukluları alır, aynı zamanda Goya’nın “Savaşın Felaketleri” ve Géricault’nun “Medusa’nın Salı” isimli eserlerine de atıfta bulunur.
Nazif Topçuoğlu’nun 30 Nisan’da Galeri Nev’de açacağı sergisinde yer alan “Triptik” adlı eser adeta bir “baş eser” niteliğindedir. Santralİstanbul’da bulunan eski termik santralin kumanda odasında gerçekleştirdiği bu yapıtta sanatçı “uyumlularla” “isyankarlar” arasındaki çekişmeyi betimliyor. Böylelikle önceki eserlerinde uyum içinde birlikte hareket eden kızlar yerlerini işbirlikçiler ve asiler şeklinde bir bölünmeye bırakmaya başlar. Bu da Nazif Topçuoğlu’nun işlerinin bütünündeki ikilemi izleyiciye daha net bir biçimde fark ettirir. Bu durumda “Triptik” adeta “biz” ve “siz”in karşı karşıya olduğu bir davanın canlandırmasıdır.