Galeri Nev İstanbul 2010-2011 sezonunun ikinci sergisinde İnci Eviner’in yeni video çalışması Kızlar Avrupa’da’ya ev sahipliği yapıyor.
İnci Eviner bir kez daha izleyiciyi görselliğin güvenli ortamına davet ederken süprizlerle karşı karşıya bırakıyor. Hareketli resmin ilk bakışta insanı baştan çıkaran çekiciliği bir süre sonra tekinsiz tuzaklara dönüşüyor. İzleyici, ancak, bu gerilimi, resmin içine gizlenmiş anlam katmanlarını adım adım çözerek Eviner’in özgün dilini deneyimleyebiliyor. Bu tekinsiz deneyim ise, merakın, terörün, aşkın, eğlencenin, umudun, utangaç kızların, töre cinayetlerinin ve kuş yuvalarının izlerini taşıyor.
İnci Eviner son yıllarda ürettiği Yeni Vatandaş ve Harem adlı video çalışmalarında kendine özgü bir dil geliştirdi. Eviner geliştirdiği bu hareketli resim diyebileceğimiz yeni arayışı için “Durağan imgenin sembolik düzenine karşı bir hareket bu. Her ne olursa olsun duran bir imge sembolizm veya bir tür ikonografinin tuzağına düşebilir. Oysa, gövdenin görünüşüne ve duruşuna aykırı, tekinsiz bir hareket yapıldığı zaman, gövdeyi geçici jestlerle algıladığımızda çok başka bir enerji ortaya çıkıyor.” diyor.
Emre Baykal’ındeyişiyle “…sanatsal kariyeri Türkiye çağdaş sanatının gelişim süreciyle eşzamanlı ve başabaş bir hızda ilerlemekle birlikte ona ivme veren söylem ve kaynaklardan beslenmemiş, bu sürece koşut olmaktan ziyade, inatla kendi özgün ve bireysel seyrini takip eden...” İnci Eviner 2009 yılında Lille’de Harem ve Paris Mac/Val Müzesi’nde Yeni Vatandaş adlı eserlerini sergiledi. Harem daha sonra İstanbul Galeri Nev’de, ardından Londra’da Whitechapel Gallery’de sergilendi. Son dönem çalışmalarını Viyana Sanat Fuarında, yine Viyana’da Mario Mauroner Galerisi ve TBA21’de sergileyen Eviner daha sonra Philadelphia Museum of Art ve Stockholm Bonniers Konsthall’deki çeşitli sergilere katıldı. Yeni Vatandaş adlı
eseri İstanbul Modern’de Gelenekten Çağdaşa sergisinde yer aldı. Avrupa Parlamento binasıyla ilişkin gerçekleştirdiği video çalışması ise halen Kore’de Busan Bienali’nde sergilenmekte.
Uzun zamandır çalışıp geliştirdiği yeni görsel dili için Eviner şöyle diyor: “Dünyada kendimizi güvende hissedebileceğimiz bir yer yok ve zihnimiz de güvenli değil... Belki de hiç olmadı, sadece bazı yanılsamalar vardı... Bunların karşısında hangi politik vizyonlar geliştirildiğine baktığımda hiçbir ilerleme kaydedilmediğini görüyor ve sürekli hayal kırıklığı yaşıyorum. Kendi varlık alanımıza bakmaya çalışıyorum... Kendi sınırlı insani eylemlerimize bulaşmış davranışlarımızda saklı şiddeti ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Bütün bunların arasında çıplak gündelik yaşantımızda neler oluyor? Yemek yeme, sofra, aile, birbirini itip kakma, fesatlık, şefkat, cinsellik, hainlik, komplolar gibi stratejiler üzerinden işte o jestleri yakalamaya çalışıyorum.”
Kızlar Avrupa’da adlı çalışmasında mekan olarak Avrupa haritasını seçen Eviner verili mekan seçimleri için şöyle diyor : “…Mekanın yaşantımızı, hafızası ve yapısıyla nasıl şekillendirdiğini araştırıyorum. Bedenin bir uzantısı olarak mekan beni ilgilendiriyor. İktidarın gövdelerimize nasıl işlediğini, onu nasıl değişime uğrattığını keşfetmeye çalışıyorum. Bu yüzden hareketli imgeyi tercih ediyorum ve şu sorunun peşine düşüyorum: bu durum, direniş için yeni bir olanak olabilir mi? Varolan mekanların kodlarını bozup ‘varlık’ için yer açıyorum. Bunun için soyutlanmış bir mekan ve bir imge yaratmıyorum. Verili olan mekanlarla çalışıyorum çünkü o mekanlar belli bir düşünce sistemiyle şekillenmiş yaşam alanlarıdır. İşte o rasyonel düşünce benim için irrasyonel olanın, bilinçaltına ait olanın karşısında duruyor!”
Kızlar Avrupa’da Lille’de başlayan ve Mac/Val Müzesindeki sergiyle devam eden yasa ve şiddet arasında bireye bir varlık alanı yaratmaya çalışırken ötekine yeni bir konum araştıran bir dizi yapıttan biri. Eviner için Avrupa söylemler ve temsiller üreten,tanımlayan ve yargılayan olarak yüzleşmemiz gereken bir ‘idea’. Bu aynı zamanda kendi kimliğimiz için kaçınılmaz bir tartışmanın sonucu. Kızlar Avrupa’da çalışmasında Avrupa kıtası, Kuzey Afrika’dan ve dünyanın bilinmeyen köşelerinden ve Anadolu’dan, sınırları alaya alan, meydan okuyan yaşam alanları talep eden kızların işgaline uğrar. Bu kurguda Eviner Harem’de olduğu gibi bastırılanın geri dönüşünü, herbir kıza tanıdığı ifade özgürlüğünü bazen şiddetin bazen de neşenin dışa vurumu olarak ele alır. Video tekniği ile gerçekleştirilmiş bu hareketli resimlerin içinde
bir süre vakit geçiren izleyici kendine göre bir algılama biçimi oluşturarak anlatıya katılabilir ve jestler arasında yeni enerjileri keşfedebilir. Çizgisel ve hiyerarşik bir anlatının olmaması bizi de bu enerjiye katılmaya zorlar. Video ve resmin bu beklenmedik buluşması resimsel anlatıya yeni bir boyut katar.